Hayatı bir macera gibi yaşamak nasıl mümkün olur? Merakla, hevesle, korkmadan. Oysa çoğu zaman kendimize duyduğumuz güveni tehdit eden ve dünyamızı küçülten korkularla yaşıyoruz. Sorgulamadan kabullendiğimiz faydasız düşüncelerle, bizi kısıtlayan alışkanlıklarla, bir uyurgezer gibi karanlıkta. O karanlıktan sıyrılabilmek, hayatı bilinçle yaşamaya karar vermekle başlıyor.
62. Dram Yaratmak
”Evren, atomlardan değil; hikayelerden meydana gelir” demiş bir şair. Bugün hikayeler hakkında konuşacağız. Kötü hikayeler hakkında! Konumuz dram yaratmak. Gerçek şu: Zorlukları abartan, iyi olandan çok kötüyü gören, her gün basit konularda bile irili ufaklı dramlar yaratan bir beyinle yaşıyoruz. Peki insan beyninin bu doğal yapısına rağmen mutlu olmak, her günü daha iyi duygularla yaşamak nasıl mümkün olur? Önemli bir soru bu. Çünkü yalnızca hayatımızdaki birçok mutsuzluğun kaynağında değil; vazgeçmek istediğimiz kötü alışkanlıkların gerisinde de kendimize anlatıp durduğumuz dramatik hikayeler var.
61. Özgüveni Destekleyen Üç Strateji
Duygularımızı yaratan hiçbir zaman koşullar değil. Duygularımızı yaratan içinde bulunduğumuz koşullar hakkındaki düşüncelerimiz, hikayelerimiz. Hayatın en önemli duygularından birini, özgüveni güçlendirmek için hangi düşünce biçimlerinden faydalanabiliriz? Bu bölümün konusu, özgüveni destekleyen üç temel strateji. Kendimizle kurduğumuz ilişkiye daha yakından bakmaya, kendimizi derinlemesine anlamaya devam edeceğiz. Anlamlı bir hayat yaşamanın temeli bu: İnsanın öncelikle kendini anlaması. Bu yalnızca kendi hayatımızla sınırlı değil. Başkalarıyla olan ilişkilerimizi daha anlamlı, daha tatmin edici hale getirmek için değerlerimizi, ihtiyaçlarımızı, arzularımızı anlamamız gerekiyor. Hatta dünyayla kurduğumuz ilişkinin, dünyada yarattığımız anlamın temelinde kendimizle olan ilişkimiz var. Çünkü dünyayı nasıl gördüğümüzü, çevremize nasıl tepki verdiğimizi dolayısıyla mutluluğumuzu belirleyen, öncelikle kendi hakkımızdaki düşüncelerimiz.
60. Olmak İstediğiniz Kişi
Vücudumuzdaki organlar ve sistemler, bizim müdahalemiz olmadan kendi kendine çalışmaya devam eder. Doğa, tüm bedensel işlevlerimizi yönetir ama aynı durum, zihnimiz için geçerli değil. Düşüncelerimizi ve eylemlerimizi, kısacası nasıl biri olmak istediğimizi bilinçli seçimlerle biz şekillendiriyoruz. Gerçekten kim olmak istiyoruz? Karar bize ait.
59. Yaşam Enerjisi
Hayatta olmakla hayat dolu hissetmenin çok farklı anlamları var. Fiziksel varoluşun çok ötesinde ve her gün yaptığımız seçimlerle şekillenen bir duygu, hayat dolu hissetmek. İşin kötüsü, hayat dolu hissettiğimiz anlar nadiren yaşadığımız tecrübeler olabiliyor. Hayatın hemen her anında birtakım seçimler yapıyoruz. Her seçim, yaşam gücümüz üzerinde, hayat enerjimiz üzerinde doğrudan bir etkiye sahip. Bazı seçimler hayat enerjimizi beslerken, bazıları tüketebiliyor. Her anı nasıl yaşamak, nasıl tecrübe etmek istediğimiz önemli ölçüde bizim seçimimiz ve her seçim bizim sorumluluğumuzda. Pratik bir egzersiz ve faydalı sorular üzerinden bu sorumluluğu yeniden keşfedebiliriz.
58. Geçmişi Değiştirmek
Yılın geri kalan kısmını özel bir temaya ayırmak istediğimden bahsetmiştim daha önce. 2024 yılı boyunca yoğun olarak işlemek istediğim konu, kendimizle kurduğumuz ilişki. Bundan beş hafta önce özgüven kavramıyla başladık; sonra insanın kendi aklına güvenebilmesi ne anlama geliyor, bu soruyla devam ettik. Bir sonraki bölümde, bu defa bir başka soruyu ele aldık: Kendini koşulsuz sevebilmek neden kolay değil; bunu başarabilmek nasıl mümkün olur? Geçen haftanın konusuysa, kendine destek olmanın anlamı, zor zamanlarda kendine destek olabilmenin gücüydü. Bugün, yine önemli sorularla devam ediyoruz. Bu defa konumuz, geçmiş. Geçmişi değiştirebilmek, zihnimizde değiştirebilmek mümkün mü? Geçmişin duygusal yükünü üzerimizden atmak, geçmişte takılıp kalmaktan kurtulmak, geçmişte yaşayıp durmaktan kurtulmak… Nasıl yapabiliriz bunu? Daha da önemlisi, geçmişi, arzu ettiğimiz geleceği yaratmak üzere nasıl kullanabiliriz? Bunu nasıl başarabiliriz? Kimi zaman kendi geçmişimiz hakkında konuşurken, bize hükmeden, bizi tutsak eden gizemli bir varlık gibi bahsediyoruz ondan. Geçmişten daha güçlü olduğumuzu unutuyoruz. Bu gücü hatırlamanın ilk adımı, geçmiş hakkındaki hikayelerimizi değiştirmek.
57. Kendine Destek Olmanın Anlamı
Kendine iyi bak! Sevdiklerimize sık sık tekrarladığımız bir cümle bu. Bazen alışkanlıkla söylüyoruz bazen hakiki bir şefkatle. İnsanın kendine iyi bakması ne anlama geliyor? Zorluklar ve engeller karşısında, hayatın ıstıraplı anlarında kendini kucaklamak, kabullenmek, kendine destek olabilmek… Hayatta desteğe en çok ihtiyaç duyduğumuz zamanlar, kendimizi kötü hissettiğimiz zamanlar. Suçluluk hissettiğimizde, utandığımızda, hayal kırıklığı, pişmanlık, endişe, korku yaşadığımızda, kendimizi yetersiz, değersiz, anlamsız gördüğümüzde en çok, desteğe ihtiyacımız var. Oysa çelişkili biçimde, tam da bu zamanlar kendimize karşı en sert, suçlayıcı, küçümseyici, en anlayışsız davrandığımız zamanlar olabiliyor. Kendi desteğimize en çok ihtiyaç duyduğumuz anlarda kendimize düşmanca davranabiliyoruz. Bunu değiştirmek nasıl mümkün olur?
56. Kendini Koşulsuz Sevmek
Kendini koşulsuz sevebilmek neden kolay değil? Kendimizi eksik, kusurlu, değersiz hissettiğimiz her anın gerisinde, kendimize dayattığımız bir koşul var. Hiç durmadan soluduğumuz kötü hava gibi benlik algımızı zehirleyen ve kendimize duyduğumuz sevgiyi tehdit eden koşullar… Bu bölümde, bu koşulları tespit etmek ve kendimizle kurduğumuz ilişkiye daha yakından bakabilmek amacıyla içe dönük bir sorgulama yapacağız. Kendini sevmek, kişisel gelişim alanında tekrarlanan belki de en yüzeysel, en klişe konulardan biri: Kendini sev. Kendine destek ol. En yakın arkadaşın ol. Her şey kendini sevmekle başlar… Bunların hepsi kulağa hoş gelen sözler ama bir yandan da bulanık ve muğlak. Tam olarak ne demek kendini sevmek? Ölçülebilir bir değer mi? Kendimi sevdiğimi ya da sevmediğimi nasıl bileceğim? Amaç kendimi sevmekse eğer, bunu nasıl başaracağım? Kısacası kendini sevmekle ilgili tüm bu öğütleri ve telkinleri gerçeğe dayalı, anlamlı ve somut eylemlere nasıl dönüştürebilirim?
55. Aklına Güvenebilmek
Hayatımızın çoğunu kendimizi düşünerek geçiriyoruz. Zihnimiz kendi hakkımızdaki düşüncelerle meşgul. Kararlarımızı, seçimlerimizi belirleyen, davranışlarımızı ve eylemlerimizi yönlendiren, bu düşünceler. İşte bu yüzden aklına güven duyabilmenin ilk adımı, kendi hakkındaki akılsızca düşüncelerden kurtulmak. Kendinize duyduğunuz saygıyı, sevgiyi, güveni, özgüveni bir tür bağışıklık sistemi olarak düşünün. Nasıl bağışıklık sistemi vücudumuzun sağlığını korumak üzere virüsleri, bakterileri, zararlı maddeleri tespit edip bizi hastalıklardan ve enfeksiyonlardan korumak için çalışıyorsa, özgüven duygusu da bir bakıma bizi zihinsel ve duygusal olarak dayanıklı tutabilmek için işlev görüyor. Zihinsel ve duygusal sağlığımıza yönelik potansiyel tehditlere karşı bir savunma hattı, özgüven. Bir lüks veya ayrıcalık değil. Sağlıklı ve mutlu bir hayat için insani bir ihtiyaç.
54. Özgüven
Hayatta çok şey başarmış olmasına rağmen özgüveni eksik insanlar var. Birçok hedefe ulaşmış, değer yaratmış, zorlukların üstesinden gelmiş olup yine de kendisiyle kurduğu ilişkide mutsuz olan, yetersizlik, değersizlik duygularını bir türlü aşamayan insanlar… Diğer taraftan, başarısızlıklara, aksiliklere, yenilgilere rağmen özgüveni kolay kolay sarsılmayan insanlar da var. Hatta somut bir başarısızlık karşısında bile kendini başarısız görmeyen, hemen ayağa kalkıp güvenle yola devam eden insanlar… Bu iki insanı birbirinden ayıran nedir? Kendileriyle kurdukları ilişkiyi bu kadar farklı yapan ne olabilir? Sahip olduğumuz en önemli ilişki, kendimizle kurduğumuz ilişki. Kendi hakkımızdaki düşüncelerimiz, kendimize dair duygularımız. Her şeyi ve herkesi görmezden, duymazdan gelebiliriz. Kendimiz hariç! Bu yüzden mutlu bir yaşamın temel taşı, özgüven.