Endişelerinizin ne kadarı gerçekleşti? Geçmişe, endişe ederek geçen onca zamana dönüp baktığınızda, ne görüyorsunuz? O kadar endişe etmeseydiniz, endişeleriniz size engel olmasaydı eğer, başka neler yapardınız? Geçmişi değiştirmek mümkün değil ama endişenin öğrettikleriyle bugünü değiştirmek ve hikâyemizi yeniden şekillendirmek bizim elimizde.
46. Endişe Hakkında 10 Gerçek – Birinci Bölüm
Birçoğumuzun yaşadığı en yaygın ve anlaşılması en zor duygusal tecrübelerden biri, endişe. Bu duygu karşısında gücümüzü geri kazanmak için, endişeyi bir bulmaca olarak hayal edelim. Ne kadar çok parçayı anlarsak, resim o kadar netleşecek. Endişeden korkmamayı öğreneceğiz. Endişe bir düşman olmaktan çıkacak. Hatta belirsizliğin karanlığında, bir rehber olacak bize.
45. Neden Endişeleniyoruz?
Kafamızın içinde esip gürleyen bir fırtına, endişe. Tedirgin, gergin, huzursuz ya olursa ya olmazsa ya en kötüsü olursa diye birbirinin ucuna takılıp zihnimizi işgal eden sonu gelmez sorularla; kötü olasılıklar ve felaket senaryolarıyla, uykularımızı bölen, nefesimizi kesen, bizi yoran, üzen, dünyamızı küçülten bir duygu ve çoğu zaman boşuna taşıdığımız bir yük. Neden endişeleniyoruz, kaygılanıyoruz? Cevaplanması mümkün olmayan ıstıraplı sorularla neden kendimize eziyet ediyoruz, neden endişeyle vakit kaybediyoruz?
44. Kötü Hissetmek
Kötü hissetmekten korkuyoruz. Zor duygulardan kaçmak istiyoruz. Oysa her duygu bize bir mesaj taşıyor. Hissettiğimiz her duygu, ortak insanlığımızın parçası. Rahatsız, olumsuz, ıstıraplı duyguları tecrübe etmek kolay değil ama zoru, güce dönüştürmek mümkün.
43. Duyguları Bastırmanın Bedeli
Duygularımız hakkında ne kadar çok şey bilirsek, hayatın zorluklarına karşı o kadar direnç kazanırız. Duygusal benliğimizi tanımak, özellikle zor duygulara nasıl cevap verdiğimizi anlamakla mümkün. Bir duyguyu bastırmak için yöneldiğimiz davranışlar, bize kendimiz hakkında çok şey anlatıyor.
42. Zor Duygulardan Kaçmak
Bir düşünün: Her türlü duyguya tahammül edebilseydiniz eğer, nasıl bir hayatınız olurdu? Endişe, stres, utanç, yalnızlık, hayal kırıklığı… Zor duygulardan kaçmak yerine, hayatınızı tüm gerçekliğiyle hissetme cesaretiniz olsaydı, neleri yapmazdınız? Hangi davranışlardan vazgeçerdiniz? Hangi alışkanlıklardan kurtulurdunuz? 1. Stres, endişe, üzüntü gibi negatif duygulardan kaçınmak için yöneldiğimiz davranışlar, hayatımızda nasıl sonuçlar yaratır? 2. Olumsuz bir davranışı değiştirmek istediğimizde, kendini suçlamak ve utandırmak neden işe yaramaz? 3. Duygularımızla davranışlarımız arasındaki ilişkiyi görebilmek ve zor duygularla baş edebilmek için kendimize sorabileceğimiz etkili sorular neler?
41. Fikir Değiştirmenin Zorluğu
Hatalı olabileceğinizi ve yanıldığınızı sezdiğiniz halde, düşüncenizde ısrar ettiğiniz oldu mu? İnançlarımızdan vazgeçmek, bakış açımızı sorgulamak, çok basit konularda bile fikir değiştirmek neden zor? Bu soruları yanıtlamak önemli çünkü yaşadığımız birçok zorluğun gerisinde, farklı biçimlerde düşünmeye karşı gösterdiğimiz direnç yatıyor. 1. Birbiriyle çelişen düşünceler ve bu durumun yarattığı huzursuzluk karşısında zihnimiz nasıl bir çözüm üretir? 2. Bir topluluğa ait olma ihtiyacı ve dışlanma korkusu, özgürce düşünmemize nasıl engel olur? 3. Neden düşüncelerimizi benliğimizin bir parçası olarak görmeye meyilliyiz? Alışkanlıklara tutsak bir zihinle yaşamak, mutluluğumuzun önünde nasıl bir engel yaratır?
Endişe, Tereddüt, Kendine Acıma (Tekrar)
Endişe, tereddüt ve kendine acıma… İlk bakışta birbirinden çok farklı görünen duygular ama onları buluşturan ortak bir özellik var: Bu duyguların üçü de korkularımızdan kaçmak için sığındığımız birer liman. Bize geçici bir konfor sağlayan, bizi oyalayan, meşgul eden, aldatan ve zaman kaybettiren duygular… 1. ‘’Konfor alanı’’ nedir ve değişmek, insan beyni için neden zordur? 2. Endişe, kararsızlık ve kendine acıma hangi saklı zorlukları maskeler? 3. Duyguları değiştirmek nasıl mümkün olur?
40. İnsan Yüzünün Hikayesi
Üzüntüyle ağırlaşıp yavaşlıyoruz. Tiksinti, kapanıp uzaklaşma telaşı yaratıyor. Mutluluk hissettiğimizde hem hafifliyoruz hem dünyayı kucaklamaya açıyoruz kendimizi. Hissettiğimiz her duygu yüzümüzde bir ifade buluyor. İnsan yüzünün kendine ait bir dili, kendine ait bir iradesi var. Öyle güçlü bir irade ki bu, gerçeği ustalıkla taklit eden maskeler bile gizlemeye yetmiyor. 1. Temel duygularımızdan biri olan üzüntü, hem içsel bir motivasyon aracı hem sosyal bir sinyal işlevine sahip. Üzüntünün özünde ne yatar? Bu duygu, insan yüzünde nasıl bir ifade bulur? 2. Tiksinti duygusunun evrimsel amacı nedir? Tiksinti duygusuyla yüzümüzde beliren mikro ifadeler nasıl bir işleve sahiptir? 3. Gülümsemek, toplululuk içinde iş birliğini motive eden önemli bir sosyal işaret. Kadınlar neden fazla gülümser? Samimi bir tebessümle taklidi birbirinden nasıl ayırt edebiliriz?
39. Gizli Duygular ve Yüz İfadesi
Hepimiz içimizde bir duygu evreni taşıyoruz. İnsan yüzü, o evrenin uçsuz bucaksızlığına açılan bir kapı. Yüz ifadesi, incelikli hareketleriyle, nüanslarıyla, saniyeler içinde değişebilen manzarasıyla yalnızca kendi özgün yaşantılarımızın değil, ortak insanlığımızın da hikayesi. 1. Çoğumuz sosyal etkileşimlerde, başkalarının duygularını ve niyetlerini anlayabilmek için yüz ifadelerini ve beden dilini değerlendirecek yeteneğe sahibiz. Bu dürtüsel yeteneğin evrimsel sebepleri neler? 2. Charles Darwin ve Paul Ekman’ın bulguları, uzak kabilelerdeki insanlar ve doğuştan kör olanlar arasında bile, temel duyguları yansıtan yüz ifadelerinin doğuştan geldiğini ve öğrenilmemiş davranışlar olduğunu nasıl ortaya koyuyor? 3. Mikro ifadeler, gerçek duygularımızı nasıl açığa çıkarır? Öfke, korku ve şaşkınlığı yüzümüzde hangi mimiklerle ifade ediyoruz?