76. Mutluluğu Hak Etmek

Hayatımızda zevk ve mutluluğa bilinçli olarak yer açmazsak, farklı kılıklara bürünerek girecekler dünyamıza. Çünkü bu duygular, çabayla hak etmemiz gereken, layık olmamız gereken birer ödül değil; var oluşumuza kök salmış temel ihtiyaçlar. Bölümde adı geçen roman: ”Fates and Furies”, Lauren Groff. Türkçe çevirisi ”Yazgı ve Gazap”, İthaki Yayınları.

73. Doğal Antidepresan: Gökyüzü

Yüzümüzü göğe çevirip kendimizi onun manzarasına bıraktığımızda, zamanın yavaşladığını hissederiz. Sadeliği, boşluğu, uçsuz bucaksızlığı zihnimizi dinlendirir. Bize sunduğu tablo ne olursa olsun, az önce kafamızın içinde neredeysek, oradan çıkıp ‘’büyük resmi’’ görmemizi sağlar, gökyüzü. Öylesine değişken ve sınırsızdır ki zihnimizde kendi kendimize yarattığımız sınırların saçmalığını hatırlatır. Gökyüzünün enginliği karşısında, az önce sorun ettiğimiz şeylerin küçüklüğüne hayret ederiz. Hayatın, tıpkı gözümüzün önünden uçup giden bulutlar gibi, gelip geçici olduğunu hatırlarız. Bunu hatırlamak, kalıcı sandığımız yükleri hafifletir. Ve belki de en güzeli, büyük, çok büyük bir varlığın parçası olduğumuzu hisseder; kendi küçük varlığımızda anlam buluruz. Hayatın zorluklarıyla baş edebilmek için, güzellikleri fark etmeye ihtiyacımız var. Dayanıklı ve güçlü hissedebilmek için umuda, umut edebilmek içinse iyi ve güzel olanı hatırlamaya, görmeye ihtiyacımız var.  

72. Yemekle Kurduğumuz İlişki

Türkiye obezitede Avrupa birincisi. Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği ölçütlere göre her üç yetişkinden biri obez. Durum yalnızca yetişkinlerle sınırlı değil. Türkiye’de yapılan araştırmalar, her dört çocuktan birinin aşırı kilolu veya obez olduğunu ortaya koymuş. Türkiye Bilimler Akademisi’nin daha birkaç ay önce düzenlenen sempozyumunda paylaşılan veriler bunlar. Obezite, dünya çapında bir salgın ve her geçen yıl kötüleşiyor. Endişe verici olan bu sayıların özellikle düşük gelirli ülkelerde, sağlık sistemlerinin ihtiyacı karşılamakta zorlandığı ülkelerde hızla tırmanıyor olması. Açlık hissini bir tehdit olarak gören, bu yönde evrimleşmiş bir beyinle yaşıyoruz. Üstelik hem fiziksel hem duygusal yönden alışkanlık yaratacak şekilde tasarlanmış yiyeceklerle çevriliyiz. Durum buyken, yemekle kurduğumuz ilişkiyi istediğimiz gibi yönetebilmek için yapabileceklerimiz neler?