Düşüne düşüne kendimizi mutsuz ettiğimiz ne çok an var… Zihnimiz, gerçeğin yerine kendi hikayelerini koyar ve biz de fark etmeden o hikayelere inanırız. Düşüncelerle aramızda mesafe bırakmak zor gelir. Oysa düşüncelerimiz çoğu zaman gerçekliğin doğrudan karşılığı değil, zihinsel alışkanlıklarımızın yansıması.
Zihnimiz, nefes almak gibi, düşünmeyi de kendiliğinden otomatik olarak yapıyor. Hiç durmadan düşünüyoruz. Tıpkı kalbin kan pompalaması gibi zihnimiz de sürekli düşünceler üretiyor. Bir olaya tanık olduğumuzda, bir şey gördüğümüzde, bir söz işittiğimizde, olan biteni anlamlandırmak için otomatik olarak düşünceler üretiyor beynimiz. Ve bu düşünceler çoğu zaman geçmiş tecrübelerden, bastırdığımız korkulardan, endişelerden ya da uzun zaman önce içimize yerleşmiş kalıplardan ve önyargılardan besleniyor. Bu yüzden huzur bulabilmenin yolu, düşündüğün her şeye inanmamakla başlıyor.

