108. Kıskançlığı Yatıştırmak

Sevdiğin bir insanın başarısını kıskanmak… Çoktan bitmiş bir ilişkinin ardından, eski eşin, eski sevgilinin yeni hayatını kıskanmak… Yüzeyde başka biriyle ilgiliymiş gibi görünse de insanın kendiyle baş başa kaldığı bir duygu, kıskançlık. Kim olduğumuzla, kim olmak istediğimiz arasındaki mesafeye dair sessiz bir yüzleşme.

107. Kıskanmak

Kıskançlık… Hepimizin zaman zaman hissettiği ama çoğu zaman adını koymaktan kaçındığı, en çok da kendimizden sakladığımız o karmaşık duygu. Başkasının mutluluğunda kendi eksikliğini görmek, bir başkasında olana içten içe öfkelenmek, ama belki de en çok kendi yeterliliğimizi sorgulamak… Kıskançlık, gizli arzularımıza nasıl ayna tutar? Benlik algımızı nasıl tehdit eder? Eleştiri, küçümseme, sitem gibi davranışlara nasıl bürünür? Ve en önemlisi: Kendimizi daha derinlemesine tanımak için nasıl bir fırsata dönüşebilir?

105. GÜZEL ŞEYLER – Çilek

En sevdiğimiz yiyecekleri, sadece lezzeti yüzünden değil, bizde yarattığı duygular yüzünden özlüyoruz, istiyoruz. Rengi, tadı, kokusu ve zihnimizde yarattığı çağrışımlarıyla, çilek de bunlardan biri. İlginç bir hikayesi var: Tarih boyunca hem yasaklanmış, hem yüceltilmiş. Ve beklenmedik sırlarla dolu. GÜZEL ŞEYLER serisinin yeni bölümü, çilek hakkında. Yalnızca bir meyve olarak değil—hem bir duygu hem bir sembol hem de hayatın sunduğu bir mucize olarak…

104. Endişe İçin Meditasyon

Endişe duyduğumuzda, sadece zihnimizle değil, bedenimizle birlikte alarma geçiyoruz. Bu alarmı susturmak, yatıştırmak için önce bedene odaklanmak önemli. Bu bölümde, her şeyden biraz uzaklaşıp kendimize döneceğiz. Endişeli hissettiğiniz zamanlarda size eşlik edecek bir meditasyon hazırladım. Huzursuz, gergin, kaygılı hissettiğinizde, uyuyamadığınızda, yaptığınız işe konsantre olmakta zorlandığınızda veya zihninizin endişeli gürültüsünden yorgun düştüğünüzde rahatlamanıza yardım edecek, içinizi sakinleştirecek küçük bir rehber… Hazırsanız başlayalım.

103. Sıkıcı İşlerin Çaresi

“Bu iş neden bu kadar sıkıcı? Neden hep ben uğraşıyorum? Bu kadar basit bir şey neden saatler sürüyor?” Hayat, tam da bunlarla dolu. Canımızı sıkan işler, anlamsız görevler, vasatlık, monotonluk, aksilikler… Can sıkıntısı yaratan hiçbir şeyden hoşlanmıyoruz. Canımız sıkılsın istemiyoruz. Beynimiz doğası gereği yeni, ilginç, zevkli olanı aramaya koşullanmış. Bu yüzden ilgimizi cezbetmeyen, bize anlamlı gelmeyen görevlerle karşılaştığımızda, onları basit birer rahatsızlık olarak değil; kimliğimize ve hayatımızın anlamına yönelik bir tehdit gibi algılıyoruz. Sanki zamanımızdan, hayatımızdan çalan, özgürlüğümüzü kısıtlayan birer yük gibi… Peki, tüm bu zorlukları daha kolay hatta daha eğlenceli hale getirmek nasıl mümkün olur?

100. Her Sabah Yeniden Başlamanın Gücü

Yaşanıp geçen onca sabahın içinde, insanın kendine dönüp ‘’Bugün yeni bir yerden başlayabilirim’’ demesi hayatını nasıl değiştirir? ”Bugün de aynı olacak” hissiyle değil, ”Bakalım bugün neler olacak?” merakı ve açıklığıyla yaşamak. Her sabah, dün kaldığımız yerden devam etmek yerine yeniden başlayabilmek… Bugün dünün devamı olmak zorunda mı? Kendi içinde yeni bir başlangıç olabilir mi? Ve buna gerçekten bir şans verirsek, o günü nasıl yaşarız? Kim oluruz o gün? Hayat akıp giden bir nehirse eğer, sabah saatleri, o nehirde küçük bir kıyı bulma şansı sunar bize. Bugün de geldim. Bugün de buradayım. Ve hayatta her gün, yeni bir ihtimal.

99. Hazır Hissetmeden Başlayabilmek

Bir işe başlamadan önce çoğumuz, kendimizi tamamen hazır hissetmemiz gerektiğine inanıyoruz. Ertelediğimizde, denemeye bile yanaşmadığımızda, eyleme geçmek yerine, olduğumuz yerde durmayı seçtiğimizde, kaçıp sığındığımız başlıca mazeretlerden biri bu: ‘’Hazır değilim.’’ Önümüze çıkan fırsatlar karşısında neden bu düşünceye sarılıyoruz? Başlamak için neden hazır hissetmeyi bekliyoruz? Beklemekle başlamak arasında bir eşik, hazır olmak. Ve çoğu zaman, bir duygu değil; yalnızca bizim verebileceğimiz bir karar.